Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir








Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.

Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

ataturk_1 Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!

"Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki, sinesinde yetişerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri, çok iyi incelemek dikkatinden, bir an vazgeçmesin!"

“Vatandaşlar! Vatanınızda herhangi bir şahsı, istediğinizi sevebilirsiniz; kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi, evlâdınız gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz. Fakat bu sevgi sizi, millî mevcudiyetinizi bütün sevgilerinize rağmen herhangi bir şahsa, herhangi bir sevdiğinize vermeye sebep olmamalıdır. Bunun aksine hareket kadar büyük hata olamaz.”

Mustafa Kemâl ATATÜRK-1925

ataturk_imza-1 

BASIN AÇIKLAMASI

20.yılındaki Atatürkçü Düşünce Derneği dün olduğu gibi bugünde saldırıların hedefindedir.

Kurucu Genel Başkanı, kurucu üyeleri, görev başındaki genel başkan yardımcıları gizli örgütler tarafından katledilen derneğimizin bugünkü genel başkanı, genel başkan vekili ve genel yönetim kurulu üyeleri artık hukuk adına hukuksuzluk kullanılarak yıldırılmak istenmektedir. Yirmi yıldır tek değişen, saldırının yöntemi olmuştur.

Bugün kamuoyunda Ergenekon diye adlandırılan soruşturmanın yeni bir aşaması ile karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz. Öyle görünüyor ki Atatürk düşmanları, Atatürkçülüğün kökünü kazıyana dek bu işi sürdürmek niyetindeler. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyette bugün Atatürkçü olmak tehlikeli bir hale dönüşmüştür. Atatürkçüyseniz sabahın olmadık saatinde evinize bir kalabalık geliyor. Eviniz saatlerce hallaç pamuğu gibi didik didik ediliyor. Ondan sonra yaşınıza, mevkiinize aldırmadan oradan oraya koşturuluyorsunuz. Bazen bir gün, bazen iki gün sandalye üzerinde bekletilerek sorgulanıyorsunuz. Bu sırada Atatürk düşmanı gazeteler sizin "suçlarınızı" manşetten duyuruyor, kimi köşe yazarları " oh olsun" havasında yazılar yazıyorlar. Televizyonlarda boy gösteriyorsunuz, sonra sizi tutukluyorlar. Ve cezaevinde aylarca, yıllarca unutuluyorsunuz. İddianame çıkacak da, suçum nedir, anlayacağım diye bekliyorsunuz. Binlerce sayfalık iddianameler içinden çıkılmaz bir kabus olarak karşınıza dikiliyor. Ömrünüzden giden ve gidecek zamanları düşünerek cezaevinde " adaletin tecellisini" bekliyorsunuz.

Değerli basın çalışanları !

Sözü uzatmak istemiyoruz. Yaptığımız kimi saptamaları size sunuyoruz.

1- Türkiye'nin en saygın, en Atatürkçü, en demokrat yasalara en saygılı insanları inanılması olanaksız suçlamalarla götürülmekte, özgürlüklerinden yoksun bırakılmaktadırlar. Bu ulus, bu halk, Atatürk sayesinde yok edilmekten kurtuldu. Devletimizi Atatürk kurdu. Atatürkçüleri hedef alan bu hareket Türkiye'yi nereye götürmek istemektedir? Bu soruyu yüksek sesle soruyoruz. Şunu belirtmekte yarar görüyoruz. Böyle giderse bu süreçten olan bitenleri alkışlayan İkinci Cumhuriyetçilerimiz de büyük olasılıkla yakalarını kurtaramayacaklardır.

2- Bu gidiş AB'nin de, ABD'nin de onayını almaktadır. Kapatma davasına ve başka davalara serbestçe müdahale eden bu dış güçler bu konuda hiç ses çıkartmıyorlar. ABD'de ki iktidar değişikliğine umut bağlayanlar varsa onlarda bu son gelişmelerle herhalde uyanmış olacaklardır.

3- Ne yazık ki Atatürk'ün kurduğu adalet cihazımız bugüne değin bu yasa dışı gidişi durduramamaktadır.

Değerli arkadaşlar!

Karanlık günler yaşıyoruz ve yönümüz ortaçağ karanlıklarına doğrudur. Bu zor günlerde unutmayalım ki Türkiye'nin tek kurtuluşu Atatürkçülüktedir.

Cumhuriyetten yana olan tüm siyasi partileri, sendikaları, demokratik kitle örgütlerini, Cumhuriyeti savunan tüm yurttaşlarımızı birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.

ADD GENEL MERKEZİ

13 Nisan 2009

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Size çarpan araç faili meçhul ise

RON CLARK STORY

BAŞKA BİR İSTATİSTİK