Siz Türkiye olsaydınız nasıl hissedersiniz?

 

 

 

 

 

 

 

5429105

Dostlar aşağıda okuyacağınız kompozisyonu akşam yemek  yerken tv de haberlerde dinlerken yediğim lokmaları boğazıma dizdi ve kendimi tutamadım hüngür, hüngür ağladım. Hikayesini kısaca vereceğim, kendisi küçük ama büyük yürekli delikanlı Eren şu anda yaşamıyor ama eminim ki şu anda gökyüzünde bir yerlerden bize haykırıyor. Dokuz yaşında küçük bir çocuk olan EREN bizlere nasıl ders veriyor. Vatanın canından kıymetli olduğunu ne güzel anlatıyor. Bu kompozisyondan şu günlerde ders alması gereken kişiler acaba gerekli dersi almışlar mıdır dersiniz?

Zonguldak’ta yaşayan Melahat ve Hasan Çöğendez çiftinin oğulları Eren Çöğendez, 8 yaşında bağırsak kanseri hastalığına yakalandı. Kanseri yenen Eren, 2 yıl sonra lösemiye yakalandı. Eren’e, Amerika’daki Duke Üniversitesi Hastanesi’nde 22 Mart 2005’te ilik nakli yapıldı. İlik hücrelerinin yüzde 98 oranında uyum sağlamasına karşın, kullandığı ilaçların yan etkisiyle organları tahrip olan Eren, kurtarılamadı. 21 Aralık 2006’da yaşamını yitirdi.

Eren Çöğendez’in, hastalığa yakalandıktan 1 yıl sonra 9 yaşında, öğretmeninin verdiği ‘Siz Türkiye olsaydınız nasıl hissedersiniz’ konulu ödevinde yazdığı kompozisyon, 16'ncı yaş günü nedeniyle anısına düzenlenen sergide yer aldı. Gazipaşa Caddesi’ndeki Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’ndeki sergide Eren’in fotoğrafları ve hastalığı sırasında ailesine yazdığı mektuplar, doktorlarının Eren ile ilgili yazdıkları yazılar sergilendi. Sergide yer alan ve Eren’in 9 yaşındayken hastalığı ile Türkiye’nin Kıbrıs sorununu ilginç bir şekilde bir araya getirdiği ‘Mucize’ adlı kompozisyonunu okuyanlar hem duygulandı, hem de Eren’in keskin zekasına hayran kaldı.

Oğlunun yaşının küçük olmasına rağmen hastalığı döneminde bile Türkiye gündemini çok iyi takip eden bir öğrenci olduğunu belirten Melahat Çöğendez, “Oğlum Zonguldak TED Koleji’nde eğitim görürken, öğretmeni Sosyal Bilgiler dersinde ‘Güzel Yurdumuz Türkiye’ ünitesini işlerken, ‘Siz Türkiye olsaydınız nasıl hissedersiniz’ konulu bir kompozisyon yazmalarını istemiş. Eren de, bu yazıyı yazmış. Ben o zaman da okuduğumda çok farklı duygular hissetmiştim. Aynı şekilde öğretmeni inanılmaz şaşırmıştı. Eren hastalığı ile Kıbrıs’ı o kadar güzel kullanmış ve yazıya dökmüş ki, herkes çok şaşırdı. Eren bu yazıyı yazdığında 9 yaşındaydı. Ama o gün hissettikleri şu andaki Türkiye’nin gündemiyle o kadar bağdaşmış ki şaşırmamak elde değil” diye konuştu.

Siz Türkiye olsaydınız nasıl hissedersiniz?

MUCİZE

O gün çok soğuktu. Dışarıda kar yağıyordu. Kar oynadım. Eve geldiğimde çok susamıştım. Hemen buzdolabından buz gibi bir su içtim. Akşam ateşim çıktı. Annem hemen doktor çağırdı. Doktorun adı ABD’eydi. Bana:

- Adın ne ufaklık? dedi
- Türkiye dedim.
- Seni iyileştirebilirim, dedi.
- Kesin birşey istersin, dedim
- Evet, dedi Kıbrıs’ı.
- Olmaz dedim.

Kıbrıs benim hemstırımdı. Yanımdan hiç ayrılmazdı.

"Ankara'm" ağrımaya başladı. Annem başka bir doktor çağırdı. Adını sormadım.

“Göllerinden su alacağım” dedi. “Al” dedim. Göllerimden su aldılar. Tahlili kötü çıkmış. “Dağlarından biyopsi alacağım” dedi. Biyopsi aletini gördüm. “Acır mı” dedim. “Uyuşturmak için iğne yapacağım” dedi. İğne yaptı. Biraz acıdı ama biyopsiyi hissetmedim. Doktor gitmişti. Biyopsi de kötü çıkmış olmalı ki doktor Doç.Doktoru çağırmıştı. Doçent doktorun adı AB’eydi. O da iyileştirmek için Kıbrıs’ı istedi. Ben yine “olmaz” dedim. AB çekip gitti. Ankaram daha kötü ağrıyordu. Kusuyordum. Kusarken ağzımdan yiyecekler geliyordu. Tek çarem AB’den yardım isteyip, onların beni hastanede iyileştirmelerini kabul etmekti.

Annem AB’yi çağırdı. Ben Kıbrıs’ı vermek istemiyordum. Bir mucize oldu. Annemin verdiği Aloe-Vera sayesinde iyileşmiştim. AB kaçıp gitti. Kıbrıs’ı vermekten kurtuldum. Ben Kıbrıs ile çok zevkli oyunlar oynadım.

Eren Çöğendez

mucize

Yorumlar

Adsız dedi ki…
çok güzel bir paylaşım hocam
parmaklarına sağlık

Bu blogdaki popüler yayınlar

Size çarpan araç faili meçhul ise

RON CLARK STORY

BAŞKA BİR İSTATİSTİK