Şimdi tasa anayasa!..

NDostlar bu sabah her zamanki gibi e-postama gelen bütün gazetelerin haber özetlerini okuyordum. Köşe yazarları bölümünde de yazılarını senelerdir okumaktan keyif aldığım sayın Hasan PULUR ’un bu günkü yazı başlığı dikkatimi çekti. Şimdi tasa anayasa!.. bu yazıyı okuyunca tüylerimi ürperten bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu bölümü belki on kere okudum. Acaba yanlış mı anlıyorum veya okuyorum diyerek. Umarım burada okuduklarım gerçekleşmez. Ama bir gerçek var ki bu yadsınamaz. AKP iktidarı tarafından birilerine yeni ANAYASA hazırlatıldığını sağır sultanlar bile duydu. Şu günlerde de AKP parti kurmayları tarafından da bir yerlerde bu ANAYASA ‘ya son şekli veriliyor. İşte “YENİ ANAYASA” da bahsi geçen bölümün yeniden düzenlenmiş haliyle ilgili bölümü Sayın Hasan PULUR ‘un yazısından aynen aşağıda yayınlıyorum.


KENARDAN köşeden sızdırılan yeni taslağın birçok maddesi "laik kesim"de endişe yaratıyor. Bunların biri Alpaslan Çelebi... "Din ve İnanç Hürriyeti" başlıklı 24. madde için bakın ne diyor:

"Prof. Dr. Özbudun ve arkadaşlarının hazırladığı anayasa taslağının 'Din ve inanç Hürriyeti' başlığını taşıyan 24. madde'nin 1. fıkrasındaki ifadelere dikkatinizi çekmek istiyorum... Metinde aynen şu ifadeler yer alıyor:
(Herkes din ve inanç hürriyetine sahiptir. Bu hak, tek başına veya topluca, alenen veya özel olarak ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama veya bunları değiştirebilme hürriyetini de içerir.)
Yukarıdaki bu cümleler, öyle zannedildiği gibi masumane cümleler değildir. Prof. Özbudun ve arkadaşları, 1982 Anayasası'nda bile olmayan bir düzenlemeyle tarikatları, dini cemaatleri, kaçak Kuran kurslarını, Işık Evleri'ni ve benzeri yasadışı dini oluşumları Anayasa güvencesine kavuşturmaktadırlar. İfadeyi detaylı incelersek şu sonuçlar çıkmaktadır: Din ve inanç hürriyeti, topluca ve alenen ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmayı içermektedir. Bu ifadeler, din ve inanç özgürlüğünü bireysel bir alan olmaktan çıkarıp topluca ve alenen yapılan dinsel ritüeller aracılığıyla kamusal bir alana taşımaktadır.
Ancak, çağdaş hukuk normlarına göre, din ve inanç özgürlüğü tümüyle bireysel bir işlemdir. Laik devlet yapısı içinde din ve inanç hürriyetinin toplumsallaştırılması düşünülemez. 1924 ve 1961 tarihli anayasaların hiçbirinde yer almayan bu ifadeyle tarikatlar ve dini cemaatler bu ülkede artık resmi hüviyete kavuşmuş olacaklardır. Prof. Özbudun ve arkadaşlarının bu ifadeleri, Kemalist devrimin ruhuna açıkça ihanet etmek anlamına gelmektedir.
* * *
ZİRA, '30 Kasım 1925 tarihinde yürürlüğe giren 677 sayılı Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlar ile Bazı Unvanların Men ve İlgasina Dair Kanun ile tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması kabul edilmiş ve bazı geleneksel unvanların kullanılması yasaklanmıştır. Kanun, bütün tarikatlarla birlikte; şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştır.'
Atatürk devrimlerinin en başlıcası olan tekke ve zaviyelerin ilelebet kapatılmasını öngören bu devrim yasası, Prof. Özbudun ve arkadaşları tarafından kadük hale getirilmektedir.
* * *
ŞİMDİ gelelim işin esasına; yukarıdaki 30 Kasım 1925 tarihli Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması'na ilişkin kanun maddesine dikkatlice bakılırsa, Prof. Özbudun ve arkadaşlarının gerçek niyeti hemen ortaya çıkmaktadır. Zira, sözüm ona sivil anayasa yapan Prof. Özbudun ve arkadaşları, anayasa taslağının 24. maddesinin 1. fıkrası ile Atatürk'ün 30 Kasım 1925 tarihli Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması'na ilişkin devrimini açıkça hedef aldıkları görülmektedir. Oysa ki, Devrim Kanunu sadece tekke ve zaviyeleri kapatmakla kalmamış, çok önemli bir kurumu da tarihin çöplüğüne göndermiştir: Halifelik..."



Şimdi nasılsa eninde sonunda önümüzdeki günlerde bu AKP ANAYASA ‘sı açıklanacak. Bizler kabul etsek de etmesek de TBMM de oylanıp (onlar tarafından) kabul edilecek. Yada referanduma götürülüp halk oylamasına sunulacak ve oldu bittiye getirilip yürürlüğe sokulacak. Şimdi buradan bu ülkede yaşayan her kesime sesleniyorum. Eğer böyle olursa ülkenizi ve çocuklarınızı seviyorsanız onların geleceğini düşünerek AKP ANAYASA sına hayır deyin. Hatta şimdiden sesinizi çıkartın. Eğer tabi sesiniz varsa…! Ama hiç ümidim yok. Görüyorum ki istediklerini sizler sayesinde yapacaklar. Sizlerde onların dağıttıkları sadakaları alıp şükrettiğiniz gibi sonrasında da şükür mü çekersiniz kafanızı duvarlara mı vurursunuz onu hep birlikte göreceğiz….Şimdiden hepinize AKP ANAYASA sı hayırlı olsun…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Size çarpan araç faili meçhul ise

RON CLARK STORY

BAŞKA BİR İSTATİSTİK