Yolsuzluk ve Yoksulluk dan sonra günün şiiri AZRAİL

Dostlar çok nadir izlediğim TV de dün akşam KANAL TÜRK de Yolsuzluk ve Yoksulluk programını izledim. Konuşmacılar ülkenin durumunu, gidişatı bir güzel betimlediler. En güzel de ATO Başkanı Sayın Sinan AYGÜN e-devlet 'in sitelerinden alıp derlediği rakamlarla Türkiye 'nin günümüzdeki fotoğrafını ortaya koydu. Rakamlar ürkütücüydü. İzleyenleriniz varsa şayet sizleri bilmem ama şahsen benim tüylerim diken diken oldu. Bu yüzden de çok zor uyudum. Sayın Başabakan heralde yatağında horul horul uyumuştur yada gecenin bilmem hangi saatinde nerede kimlerle buluştu ve kimbilir nelerin pazarlığını yaptı acaba? Ama ben çok az bir uykudan sonra sabah kalktım herzamanki gibi kahvemi makineye koydum ve bilgisayarı açtım. Daha sonra kahvemi makineden alıp ayılmak üzere pc nin başına oturdum. Gelen maillerimi okumaya başladım. Bu gün çok sevdiğim eşimin gönderdiği mailler arasında yazarı yazmayan bir şiire takıldım. Tam da dün akşamki programdan sonra bu şiir bu güne uygun olur düşüncesiyle sizlerlede paylaşmaya karar verdim. Şiirin adı AZRAİL ...




AZRAİL


Aşk,meşk,derken, dünyadan bir türlü kopamadım.
Senden özür dilerim, hazırlık yapamadım...
Görüyorsun yanımda , ne valiz var, ne bavul.
Uykum öyle ağır ki ; ne zil duydum, ne davul..

Yaşım yetmiş olsa da, gör ki; fıkır fıkırım.
Bu cümbüşlü âlemi , ben nasıl bırakırım?..
Hani bir söz vardır ya ; ''Yaş yetmiş, işi bitmiş.''
İnan ki, bu bir yalan , bunu diyen halt etmiş...

Elli yaşımda ancak, voleyi vurabildim.
Hortumlar sayesinde, holdingi kurabildim...
Gerçi ucuza verdim, şerefin kilosunu.
Ama böyle kazandım, şu uçak filosunu...

Ey Azrail ! Ne olur, bozulmasın pazarım.
Sana şöyle yüklüce, bir çek bile yazarım...
Şu masmavi havuzlu, sarayıma baksana.
O daracık mezarda, yazık olmaz mı bana?..

Tahmin ediyorum ki; mevlid de okuturlar.
Ortalığı birazcık, gülsuyu kokuturlar.
Araya reklam konur; bir ilahi aryası.
Mevlid bitince başlar, dedi-kodu furyası.

Etlerim, kemiklerim, didik didik edilir.
Ben az gelirsem eğer, köklerime gidilir...
Ey Azrail ! İnan ki, hazırlığım yok daha,
Hele şu din konusu, çok karışık bir saha.

Bazı büyük abiler, köşeleri tuttular.
İrtica diye diye, beni de korkuttular.
İlâhiyat adına ; ekranda iki kaçık.
Kimlerin kuklaları oldukları apaçık.

Alim zalim karıştı, renkleri seçilmiyor.
Velisiz kaldı sokak; deliden geçilmiyor.
Bu cinnet kervanına, kocabaşlar dahiller .
Tuz bozulmuş, ne yapsın bizim gibi cahiller ?..

Henüz daha gündemde, ne oruç var, ne zekat.
Ne Kur'an'la tanıştım, ne de kıldım bir rekat.
Gönül desen, henüz genç, daha haccım duruyor.
Nerde bir taze görsem, kalbim küt küt vuruyor.

Edemedim bir türlü, şu nefsimi terbiye.
Ortalıkta ne görse; tutturuyor ver diye.
Ey Azrail ! Bilirim, gelince beklemezsin.
Tükenen vadelere, saniye eklemezsin.

Bu satırlar boş geçen, bir ömrün hikayesi.
İbret alanlar için, son pişmanlığın sesi...
Bilmem ki, bir duvarda, bu mütevazi çaba;
Bir küçücük pencere, açacak mı acaba?..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Size çarpan araç faili meçhul ise

RON CLARK STORY

BAŞKA BİR İSTATİSTİK