ihtiyarus

Ç ok önemli bir konuda sizleri bir eylemde bulunmaya davet edeceğim. Konu sağcı solcu veya hangi ideolojiden olursa olsun bu topraklarda yaşayan her vatanseveri ilgilendiriyor. Biliyorsunuz ermeni lobisi olsun veya diğer ülkelerin bir çoğu ülkemiz aleyhine ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Bilhassa USA da ki ermeni lobisi aleyhimizde acayip çalışıyor. Bildiğiniz gibi MİDNİGHT EXPRESS diye bir uydurma hikaye üzerine kurulu Türkleri karalayan bir film yaptılar. Bu filmi Amerika ve diğer ülkelerde her yıl hem TV kanallarında hem de sinemalarda devamlı onlarca kez defalarca oynatıyorlar Bu konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde pek izlemediğim halde tesadüfen izlediğim Okan BAYÜLGEN ‘in MAKİNA adlı programında Alinur VELİDEDEOĞLU ‘nun anlattıklarını dinledim. Konu esasında çok önemli bence. Eylem ise çok basit. Her neyse Alinur bir gün Avrupa ‘da düzenlenen film festivallerinin birinde tesadüfen bir yabancı ile tanışır. Adamın bozuk da olsa Türkçe konuşması ilgisini çeker. Adama Türkçe konu

G eçtiğimiz günlerde bir akşam Televizyonda Deşifre adlı programı izlemişdim. Programda konu edilen haberde YARD.DOÇ.DR ÖMER COŞKUN ’un çalışmaları ve beyin kanserine yakalanan 14 yaşındaki Arzu Bağrıaçık ’a yardımından da söz ediliyordu. ADANA TABİBLER ODASI BAŞKANLIĞINDAN YARD.DOÇ.DR ÖMER COŞKUN’A ŞOK SUÇLAMA. “O BİR ŞARLATAN” Deşifre bu hafta da Dünya’da hızla yayılan fitoterapi yani bitkisel destek tedavi yöntemlerinin Türkiye’de nasıl uygulandığını mercek altına alıyordu. Fitoterapi Türkiye’deki Tıp Fakültelerinde anabilim dalı olarak kabul edilmiyor ve hastanelerde resmi bir tedavi yöntemi olarak uygulanmıyor. Sadece İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi yönetiminin Fitoterapi anabilimdalı açmak için Rektörlük nezdinde girişimleri bulunuyor. Eczacılık Fakültelerindeki bilimsel araştırma bazlı Fitoterapi çalışmaları ise yoğun bir şekilde devam ediyor. Ancak bu çok önemli çalışmalar şimdilik hastalar üzerinde uygulama alanı bulamıyor. Fitoterapi yöntemleri Türkiye’de yasal ze

GARANTİ SİGORTA FONU S ize çarpan araç faili meçhul ise veya aracın sigortası yoksa bütün hastahane masraflarını cebinizden yapmışsanız faturayi aşağıda bahsi geçen sigortaya(Garanti Sigorta Fonu) veriyorsunuz. Sigorta fonu size paranızı tamamını ödüyor. SSK ve Bağkur'un ödemelerini değil sadece kendi cebinizden ödediğiniz paralari ödüyor. Ölümlü ise kazaya yine para ödüyorlar. Daha ayrıntılı bilgi için yukarda verdiğim dahili 204 nolu telefonu arayın. Kaza geçiren sigortasız yurttaşların tedavisini Garanti Sigorta Fonu karşılıyor, ama bilen yok. Garanti Sigorta Fonu Genel Sekreteri Kongar : "Kaza geçiren Sigortasızların masrafını, başvuranlara veriyoruz. Ama kimse bilmediği için parasını alan yok. Fon'da 110 trilyon lira birikti." Trafik kazası geçiren vatandaşların tedavi masrafları ile ölüm giderlerini karşılamak için kurulan: Garanti Sigorta Fonu 'nun hesabında 110 trilyon lira birikti ama vatandaş parasızlıktan hastane kapısında can veriyor. Trafik kazala

B Ben AOÇ denince aklıma hep çocukluğumda anneannemle yaptığımız AOÇ gezileri gelir. Çocuktum henüz ilkokula başlamamıştım. Anneannem AOÇ ye gideceğimiz zamanlar hazırlık yapardı. Börekler pişirirdi. Ben hemen anlardım AOÇ ‘ye gideceğimizi. Bir sepetin içine hazırladığı yiyecekleri ve içecekleri koyardı sonra elimden tutar Yenimahalle ‘de ivedik caddesi üzerindeki evin karşısındaki buğday tarlası içindeki patikadan yürüyerek yavaş yavaş giderdik. Tavuk üretme çiftliğinin yanından geçerek şimdiki İstanbul yoluna çıkardık. Yolun karşısına geçer Ankara çayının yanındaki büyük ağaçlarla kaplı yoldan yürüyerek dinlene dinlene giderdik. Zaman zaman anneannem beni kucağına alırdı. Şimdiki AOÇ kavşağına gelir Ankara çayı ‘nın üzerindeki köprüden geçerek AOÇ Hayvanat Bahçesi kapısına gelirdik. Bilet alır içeri girerdik. İçerde hem gezer hemde zaman zaman bahçe içindeki patikalarda ağaçların altındaki banklara oturur anneannemin sepetin içindeki güzel böreklerini ,koyduğu diğer yiyecekleri çıkar

DESTEKLiYORUZ………. Ankara’dan ilginç bir eylem iletisi. Linkteki foruma, İ.Melih Gökçek’in Ankara amblemini yapan grafiker de katılmış: http://bigumigu.com/bigu/haber.asp?hid=1487 İ.Melih Gökçek’in yönetime geldiğinde yaptığı ilk icraatlerden biri, Ankara’nın sembolü olan Hitit Güneşi’ni değiştirmek olmuştu. Bir çok kez yargı yoluyla iptal edilen bu logo değişimi, Gökçek yönetiminin hukuk tanımaz politikalarından biri olarak ısrarla uygulandı . Şimdi bir grup Ankaralı, “kentsel sanat” kapsamında bir eyleme girişti: Belediye’nin yapmadığı işi bizzat Ankara’lıların yapmasına önayak olmak. Hitit Güneşi amblemini geri kazandırmak için, kenti stickerlarla donatma yolu seçildi; çok sayıda basılıp dağıtılan bu yapışkan stickerların hedefi, bank, çöp kutusu, tabela, durak gibi yerlerdeki sakil amblemin üstünü örtmek oldu.

K anal D haber bulteninde izlenen ve cok onemli fakat kimsenin bilmediği bir konu var. Normalde bir firmanin mağazasına gittiğimizde ve ödemememizi kredi kartımızla yaptığımızda kasadaki eleman kartı önce POS makinasından daha sonra ise mağazanın KASASININ ÜZERINDEKİ BAŞKA BIR MANYETIK OKUYUCUDAN Geçirir! Ondan sonra kasa fişi yazılmaya başlar. Yani POS makinesi gibi kredi kartınızı başka bir okuyucudan da kaydırır ve böylece KARTINIZDAKİ TÜM GİZLİ KALMASI GEREKEN BİLGİLER O FİRMANIN BİLGİSAYAR SİSTEMINE GEÇER. Belki kişisel birçok bilginiz bile. Şu ana kadar hiç birimiz bunun yasadışı olduğunu bilmiyorduk. Ancak, bugün izlediğim haberde " Gima " supermarketlerinin bilgisayar sistemlerine bir hacker tarafindan yapılan saldırı sonucunda kendilerine kopyaladıkları tüm kredi karti bilgileri çalınmış ve bankalar bunu fark edene kadar bazı kredi kartlarından yasa dışı islemler yapılarak insanları ve bankaları mağdur edilmiş. Fakat bankalar bunu fark edince iş gün yüzüne ç

ABD’nin bir numaralı bilgisayar güvenlik şirketi Hacker Safe’in Türkiye Temsilcisi, başlıktaki iddianın bir iddia değil GERÇEK OLDUĞUNU savundu V atan gazetesinin başarılı söyleşicisi DEVRİM SEVİMAY , bu kez ABD ’nin bir numaralı bilgisayar güvenlik şirketi Hacker Safe ’in Türkiye Temsilcisi İnan Taptık ile konuştu. İşte Vatan 'daki söyleşiden bazı bölümler: - Siz, dünyanın en önemli bilgisayar güvenlik firmalarından birinin temsilcisisiniz; e-mail’lerinizin okunmaması için siz nasıl tedbir alıyorsunuz? - Ben okunduğunu biliyorum, onun için hiçbir şey yapmıyorum. Yazdığınız e-mail’in sadece siz ve gönderdiğiniz kişi tarafından okunması diye bir şey yok. Bütün e-mailler istenirse okunabilir. MSN ’deki yazışmalar dahil... - Sıradan bir vatandaşın e-mail’ini kim okur ki? - Okumaz, ama bir kopyasını saklar. - Kim? - ABD. - “Her işin altından ABD çıkar” diye mi, yoksa gerçekten ABD mi? - Gerçekten ABD. Çünkü dünyanın internet yapısına sahip olan ülkesi ABD. İnternetin doğduğu topraklar